21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü Nedeniyle Önemli Açıklamalarda Bulundu
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Güçlü, “21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü” dolayısıyla dikkat çekici bilgiler paylaştı.
İnsan sağlığı için temel elementlerden birisinin iyot olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Prof. Dr. Metin Güçlü, iyodu; “Çeşitli besinler, deniz ürünleri, iyotlu tuzlar ve mineralli su kaynaklarıyla dışarıdan alınması zorunlu olan bir mineraldir.” şeklinde tanımladı.
İyot Eksikliğinden Dolayı Oluşabilecek Hastalıklar
Vücudumuzun enerji metabolizması, gelişim ve büyümesinde önemli rolü olan tiroid hormonlarının sentez ve salgılanması için iyodun mutlaka gerekli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Güçlü, Tiroksin (T4) ve tiriiodotronin (T3) adı verilen bu hormonların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kalp performansının ve atış hızının düzenlenmesi, kan basıncı ve vücudun ısı dengesi üzerinde önemli etkileri olduğunu ifade etti. Ayrıca Metin Güçlü bu nedenle, tiroid hormonlarının ana bileşenlerinden birisi olan iyodun yeterince alınamaması veya hormon üretiminde yeterince kullanılamamasının çok sayıda sistemik hastalığa yol açabileceğini sözlerine ekledi.
İyot eksikliğinin; başlıca guatr, hipotiroidi ve diğer tiroit sorunlarına yol açabileceğine değinen Prof. Dr. Metin Güçlü, “Bu hastalarda algılama ve hafıza sorunları, uyku problemleri, unutkanlık, yorgunluk ve güçsüzlük, üşüme, soğuk intoleransı, kilo vermede güçlük çekme, çeşitli cilt bozuklukları, bağırsak hareketlerinde bozulma, hiperlipidemi, adet düzensizlikleri gibi hipotiroidi semptom ve bulguları görülebilir.” dedi.
İyot Miktarı Nasıl Ölçülür?
Günün herhangi bir saatinde alınan kan örneklerinden iyot miktarının ölçülmesini geçerli bir yöntem olmadığını söyleyen Güçlü, “İyot alımının yeterliliği değerlendirilmek isteniyorsa, 24 saatlik idrar toplatılarak idrarla günlük iyot atılımı ölçülmelidir. Ortalama bir yetişkinde idrar iyot konsantrasyonunun 50µg/L altında olması iyot eksikliği olarak tanımlanmaktadır. Bu işlemin güçlüğü ve ölçümlerin her laboratuvarda yapılamaması nedeniyle, en pratik yol olarak TSH, T4 ve gereğinde T3 hormonlarının kandaki düzeylerini ölçülmesi önerilmektedir.” şeklinde konuştu.
İyotlu Tuzların Yararı Var mı?
Günlük iyot alımının yetişkinlerde ve çocuklarda 150 µg, gebelerde ve emziren annelerde ise 220-250 µg düzeylerinde olmasının önerildiğini ifade eden Prof. Dr. Metin Güçlü, “Birçok ülkede sofra tuzuna iyot eklenmesi ile günlük alınan miktar 500 µg’a yani 0.5 miligrama kadar çıkmıştır. Ülkemizde de sofra tuzlarına üretim aşamasında iyot katılması kanunlarla zorunlu hale getirilmiştir. Bu zorunluluk nedeniyle toplumumuzda iyot eksikliğine bağlı sorunlar büyük ölçüde çözülmüştür. İyot, ısıdan ve ışıktan etkilenebileceği için iyotlu tuzların serin ve kapalı ortamda saklanması ve yemeklerin içerisine pişirme işleminden sonra atılması önerilmektedir.” dedi.
İyot Hangi Besin Maddelerinde Bulunur?
Yeryüzü kaynaklarında bulunan iyodun yağmur ve diğer yağışlarla çözünerek denizlere taşındığını, bu nedenle dünyamızdaki bilinen en büyük iyot kaynağının denizler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Metin Güçlü, “Dünyanın farklı bölgelerinde tüketilen deniz yosununu zengin bir iyot kaynağıdır. Ancak ülkemizde bu yosunların çok yaygın bir tüketimi yoktur. Ayrıca bazı topraklarda, minerallerde ve çok sayıda diğer deniz ürününde bol miktarda iyot bulunur. İstiridye, karides ve ıstakoz gibi deniz canlılarında ve mezgit, ton balığı gibi derin ve tuzlu su balıkları genelde daha fazla iyot içerir. Şalgam, sarımsak, pazı, kuru fasulye, kabak, ıspanak ve soya fasulyesi de iyot içeren sebzeler arasında yer alır. Ayrıca hayvanların beslenme biçimine bağlı olarak süt ve süt ürünleri de iyot içerebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Gebelik Sürecinde İyot Eksikliği Nedeniyle Çocuğun Gelişimi Olumsuz Etkileniyor”
İyot eksikliğinin önlenebilir zeka geriliğinin önde gelen nedenlerinden biri olduğunu vurgulayan Metin Güçlü, “Kişiyi anne karnından başlayarak tüm yaşamı boyunca olumsuz etkiler. İyot yetersizliğine bağlı hastalıklarda özellikle doğurganlık çağındaki kadınlar, gebeler, bebekler ve çocuklar risk altındadır. Bebek ve çocuklarda; büyüme ve gelişme geriliğine, zeka düzeyinin akranlarına göre en az düşük olmasına neden olur. İyot yetersizliği gebelerde düşük ve ölü doğum riskinde artışa neden olduğu gibi her yaş grubunda guatr hastalığına neden olabilmektedir.” diyerek anne adaylarının beslenmelerine dikkat etmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Aşırı İyot Alımı da Çeşitli Sağlık Sorunlarına Yol Açabilir”
İyot eksikliğinin aksine, aşırı iyot alımının da çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini hatırlatan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Güçlü, “Bu sorunlar hipertiroidizm, otoimmün bozukluklar ve nadir durumlarda da iyot toksisitesi olarak sıralanabilir. Günümüzde kozmetik sebepler, cilt sağlığı, yaşlanma karşıtı etkiler, güçlü hafıza ve algılama düzeyi, dinç ve enerjik görünme amaçlarıyla yüksek miktarda iyot içeren Lugol ve Satüre potasyum iyodür solüsyonları yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu amaçlarla doğrudan yüksek yoğunluklu iyot veya gıda takviyeleriyle birlikte iyot kullanılmasının bilimsel bir kanıtı bulunmamaktadır. Bu durum özellikle sosyal medya ortamlarında gereğinden fazla işlenerek bir takviye ürün pazarı oluşturulmaya veya yayılmaya çalışılmaktadır. Özellikle ileri yaşlı, kalp hastalığı bulunan ve osteoporozlu bireylerde aşırı iyot alımı sonucunda hipertiroidi gelişerek ciddi aritmiler ortaya çıkabilir ve hızlanmış osteoporoza bağlı kemik kırıkları oluşabilir.” dedi.
Tüm dünyada; toplumları iyot kullanımı ve önemi konusunda bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, her yıl 21 Ekim günü “Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü” olarak anıldığını ifade eden Prof. Dr. Metin Güçlü, düzenlenen toplantı ve organizasyonlar yoluyla iyodun insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekildiğini ifade ederek açıklamasını sonlandırdı.